Kavganın sonu Tecavüz,Kavganın sonu Tecavüz ile bitti,Kavganın sonu Tecavüz
hikayeleri,Kavganın sonu Tecavüz 31 çekme,porno hikayeleri,aduult sikiş,Kavganın
sonu Tecavüz ile Bitti Erotik Sex Hikayesini oku

İlk defa bu kadar şiddetli kavga etmişlerdi. Serhat kapıyı
çarpıp çıktı. Müge ne yapacağını bilemez halde yatağa uzandı. Hıçkırıklara
boğularak ağlamaya başladı. 4-5 saat geçmişti uyandığında. Yataktan kalktı,
aynaya baktı, bütün makyajı yüzüne bulaşmıştı. Buzdolabından soğuk bir bira
aldı. Cd çaları açtı. Yavaş ve mutlu bir müzik dağıldı salona. Salondaki
kanepeye uzanarak birasını içmeye başladı. O sırada kapının sesini duydu. Serhat
dönmüştü. Anahtarların yere çarpma sesini duydu. Serhat salona girdi, ilk
gördüğü şey kanepeye uzanmış birasını içen karısının ağlamaktan şişmiş gözleri
oldu. Ağzında bir şeyler geveleyip tuvalete girdi. Ne çok içmişti... Müge 3.
birasını açmıştı, Serhat tuvaletten çıktığında. Ayakta duracak hali yoktu
Serhat’ın, kanepenin yanına ilişiverdi. Müge son yudumu da kafasına dikti ve
kanepeden kalktı, tam mutfağa geçecekken Serhat kolundan tutarak sertçe kendine
çekti. Müge dengesini kaybetmişti, kanepeye düştü. “Ne yapıyorsun sen” diye
bağırdı. Tam o sırada serhat karşısında makyajı akmış suratın aslında ne kadar
çekici gözüktüğünü fark etmişti. Yeşil gözler kızarmış, şişmişti. Rimeller
yanaklarında kurumuştu. Ruju dudaklarının dışına taşmış, çenesine kadar
bulaşmıştı. Müge “ ne bakıyorsun sen bana dik dik” dedi. Serhat cümle kuracak
durumda değildi. Elini mügenin bacağına koydu. Müge “sen... Sen ne yaptığını
sanıyorsun? Çek elini” diyerek Serhat’ı itti. “bak Müge haklısın bugün
yaptıklarım hoş değildi. Ama hadi barışalım artık” dedi. “Sen ne kadar rahat
adamsın ya, bugün olanlardan sonra bana bir daha dokunabileceğini mi sanıyorsun”
“Bak Müge adam gibi söylüyorum, özür diliyorum daha ne yapıyım ya” “Sen bir
özürle her şeyi unutacağımı mı sanıyorsun.” Serhat Müge’nin elini tuttu,
dudaklarının arasına götürdü, minik bir öpücük kondurdu. Müge elini sertçe
çekti, kanepeden kalktı. Birayı mutfaktaki çöp kovasına attı, yatak odasına
geçti. Sabahlığını çıkartarak, yatağa uzandı. Müge’nin yüzü hala gözlerini
önündeydi Serhat’ın. Aylardır sarılmak bile istemediği karısı ilk defa bu kadar
çekici gözükmüştü. Yok, bu gece salonda değil, karısının yanında, koynunda,
bacaklarını arasında yatacaktı... Yatak odasının kapısını açtı. Müge yastığa
sarılmış uyuyordu, geceliği kalçalarına kadar sıyrılmıştı. İşte şimdi her şey
tamam diye düşündü Serhat. Yavaşça yatağa yaklaştı. Müge’nin minik ayakları
pikenin altında kalmıştı. Pikeyi yere attı. Dizlerinin üstüne çöktü. Minik
ayaklardan birisini ellerinin arasına aldı. Dudaklarına yaklaştırdı. Ufak ve
serin öpücükler kondurmaya başladı. Kırmızı ojeli parmaklarını tek tek öptü.
Müge yattığı yerde kımıldadı ama uyanmamıştı, biralar etkisini göstermişti. Müge
uyanırsa onun istediklerini yapmasına izin vermezdi. Dolabı açtı, kravat
askısından 2-3 kravat aldı. Müge’nin ellerini kravatla bağladı. Çok yavaş ve
sessiz çalışıyordu. Diğer bir kravatla birbirine bağladığı elleri yatağa
bağlayarak sabitledi. Sıra ayaklara gelmişti. Ayaklarını da iki yana açarak
kravatlarıyla yatağın ayaklarına bağladı. Şifonyerin üstündeki dikiş kutusunu
açtı, makası çıkarttı. Müge’ye yaklaştı. Saten geceliğin ucundan başlayarak
kesti. En son göğüslerinin arasına geldiğinde Müge’nin kocaman açılmış
gözleriyle karşılaştı. Müge bir an yutkundu ve yumruğunu Serhat’a sallamaya
çalıştı ama kıpırdatamadı bile. Bağırmaya başladı. Ağzına gelen küfrü sayıyordu.
Serhat artık sinirlenmeye başlamıştı. Elindeki makası Müge’nin boğazına dayadı,
“tek kelime daha edersen o güzel boğazını keserim senin, zaten bana bir faydan
yok aylardır. Sonra başka kadınlarla yatıyorum diye kızıyorsun. Merak etme bu
gece seninle yaşadıklarımızdan sonra başka kimseyi gözümün göreceğini
sanmıyorum” Müge şaşkındı, Serhat’a neler olmuştu böyle, “lütfen yapma Serhat
konuşalım ne olur” “Ben biraz önce konuşalım dediğimde olmaz diyordun, şimdi ne
oldu, korktun mu?” “Tamam, canım ne olur Serhat yalvarırım, pişman olacağın bir
şey yapma” Serhat kendini kaptırmıştı, makası Müge’nin boğazına iyice bastırdı,
Müge artık konuşamıyor, yutkunmaya bile çalışsa makasın ucu derisine giriyordu.
Serhat diğer eliyle, kesmiş olduğu geceliği Müge’nin üstünden aldı. Makası yere
bıraktı. Ayağa kalktı ve karısını seyretmeye başladı. Müge yatakta oldukça
çaresiz ve bir o kadar da sexi gözüküyordu. Korkusundan sesini çıkaramıyor ama
kollarını çekerek kurtulmaya çalışıyordu. Serhat tek kaşını kaldırdı. “açamazsın
güzelim, sıkı bağladım uğraşma” dedi. Müge sadece külotu kalmış şekilde yatağa
bağlıydı. Serhat herhalde 5 dakikadır bu manzarayı izliyordu. Elini Müge’nin
bacaklarını arasına götürdü. “Hımmm burası biraz ıslak değil mi küçük hanım”
Müge ıslandığının farkında bile değildi. Çok utanmıştı. Serhat elini o küçük
külotun içine soktu, uzun zamandır elini Müge’ye sürmemişti. Parmaklarını
içeriye doğru itti, Müge’den hafif bir inleme geldi. Serhat yerden makası aldı
ve külotu keserek çıkarttı. Önce gömleğini ve pantolonunu çıkarttı. Sonra da iç
çamaşırını... Müge gördüğü manzaradan etkilenmişti. Kocasını aylardır çıplak
görmüyordu, tüm bu süre içinde sex anlamında yaşadığı tek şey iyice kafayı
bulduktan sonra parmaklarıyla kendisini becermesiydi. Oysa şimdi bacakları iki
yana açık ve yatağa bağlıydı bunu yapan kocası da karşısında bütün ihtişamıyla
dimdik duruyordu. Yine de bunca zamandır onu başka kadınlarla aldattığı için
affedemiyordu. Aklına o kadınlarla yaptıkları geldi. Onlara da böyle davranıyor
muydu, öpüşüyor, parmaklarını yarıklarından içeri sokuyor, onlara zevk veriyor
muydu? “ şerefsiz herif o kadınları da böyle mi beceriyordun?” Serhat çok
sinirlenmişti. “Evet, canım böyle beceriyordum. Ama sen konuşmaya devam edersen
seni becermekten fazlasını yapacağım” diyerek sert bir tokat attı. Müge
hayatında ilk defa bir erkekten tokat yemenin hele de bir zamanlar deli gibi
aşık olduğu kocasından bu tokadı yemenin şaşkınlığı içindeydi. Eskiden saçlarını
okşayan bu eller şimdi suratında iz bırakıyordu. Gözlerinden tekrar yaşlar
akmaya başladı. Serhat elini tekrar Müge’nin bacaklarını arasına soktu. Bu sefer
bir öncekinden daha sertti. Parmaklarını Müge’nin içine sokmaya, memelerini
yalamaya başladı. Meme uçlarını önce emiyor sonra hafifçe ısırıyordu. Bu
ısırıkları yaparken parmaklarını da daha sert hareket ettiriyordu. O güzel
memeleri iki eliyle tuttu ve sıkmaya başladı, oyuncak hamurla oynayan çocuklar
gibiydi. Müge’nin yüzüne bakmıyordu bile. “Canım yanıyor lütfen yavaş” dedi Müge
son bir umutla. Ve tekrar suratının ortasında bir tokat hissetti. Serhat
Müge’nin üstüne oturdu. Bütün ağırlığını bırakmıştı genç kadının üstüne. Tekrar
bir tokat daha ve bir tane daha... Müge hıçkırıklarla ağlıyordu. Tek yapabildiği
gözlerini kapatmak, ağlamak ve bu işkencenin bir an önce bitmesini dilemekti.
Serhat bir anda dudaklarına yapıştı. Deli gibi öpüyordu karısını, büyük bir
ihtirasla. “Seni özlemişim bebeğim, tadını özlemişim. Seni içmek istiyorum bu
gece” diye fısıldadı kulağına. Ve boynuna geldi biraz önce makasın ucunun iyice
zedelediği yerleri öpmeye, emmeye başladı. Tekrar memelere geldi. Önce yumuşak
öpücükler kondurdu, sanki biraz önce hırpaladığı memelerden özür diler gibi.
Göbek deliği en sevdiği yerdi. Eskiden de orada uzun zaman geçirmeyi severdi. Ve
tekrar Müge’nin bacak arasına geldi. Dilini yavaşça klitorisin üzerine değdirdi.
Mügeyle ilk birlikte olduklarında klitorisini yalayarak boşalmasını sağlamıştı.
Gülümsedi, kafasını kaldırıp Müge’ye baktı, hala ağlıyor ve bir şeyler
mırıldanıyordu. Tekrar işine döndü. Diliyle klitorisi yalamaya başladı.
Parmağının birini içeri soktu. Birden daha fazla dayanamayacağını fark etti.
Yavaşça doğruldu. Uzun zamandır böyle dikleşmemiş olan aletini yavaşça Müge’nin
içine sokmaya başladı. Müge bir anda altında çırpınmaya başladı. “yapma
yalvarırım, yarın yüzüme bakamayacaksın, her şeyi mahvediyorsun” “kes sesini”
diye bağırdı Serhat ve bir anda içine giriverdi. Çok hızlı ve sert bir şekilde
hareket ediyordu. Müge daha çok bağırmaya başladı. Onun bu bağırışları ve
küfürleri Serhat’ı daha da azdırıyor ve sertleştiriyordu. Serhat karısını sert
bir şekilde becerirken bir yandan da kalçalarına tokat atmaya başladı. Serhat
giderek sertleşmişti, altındakinin minyon yapılı narin karısı olduğunu
unutmuştu. O kadar sert bir şekilde giriyordu ki her girişinde Müge’nin kafası
yatağın başına çarpıyordu. Serhat “bebeğim, bebeğim...” diye inleyerek Müge’nin
içine boşaldı. Kendisini Müge’nin üstüne bıraktı. O anda altındaki bedenin hala
hıçkırıklarla sarsıldığını fark etti. Yavaşça kalktı. Banyoya gitti. Aynaya
baktı. Gözlerini kapadığında Müge’nin yüzünü hatırladı. “Aman Allah’ım ben ne
yaptım” diye düşündü. Tekrar aynaya baktı ve kendisinden iğrendi. Müge
kollarının sızısını daha çok hissetmeye başlamıştı. Bir anda içerden bir
şangırtı duydu. Serhat içerde bağırıyor eline geçeni bir yerlere fırlatıyordu.
Müge artık daha da çok korkuyordu. Sanki biraz öncekinden daha çaresizdi.
Kolları, bacakları sızlıyor, bacak arası acıyordu. Ama bunları düşünecek halde
değildi. Tek düşünebildiği Serhat’ın Müge’ye bile bu kadar zarar verdikten sonra
kendisine neler yapabileceğiydi. Serhat içeri girdi, ağlıyordu. Müge’nin
ellerini ve bacaklarını çözdü, yere yığıldı. Müge uyuşmuş olan ellerini ovaladı.
Elleri kanamıştı. Çarşafa kanı sildi. Bileğine bastırdığında fark etti ki kan
ona ait değildi. Yataktan kalktığında Serhat’ın menileri bacağının arasından
sızmaya başladı. Yere baktığında, Serhat’ın yerde büzüşmüş vaziyette yattığını
ve ağladığını fark etti. Yavaşça kalktı, banyoya gitti. Yerler ayna kırıklarıyla
doluydu, ayna kırıklarını topladı yeri süpürdü. Küveti doldurmaya başladı.
Tekrar yatak odasına girdi, kocasının yanına çömeldi, koluna girerek kaldırdı ve
banyoya götürdü. Serhat yürümekte zorlanıyor ve Müge’nin de yürümesini
zorlaştırıyordu. Banyoya geldiler. Müge Serhat’ı küvete yerleştirdi. Ecza
dolabından aldığı pamukla yaraları sildi ve sardı. Kocasını küçük bir çocuk gibi
yıkadı, kuruladı ve yatağa yatırdı. Sonra da dolaptan aldığı geceliğini üstüne
geçirdi ve yatağa uzandı. Sabah uyandıklarında hiçbir şey eskisi gibi
olmayacaktı... Pencereden süzülen ışık gözünün içine girmişti. Parmaklarının
sızısını hissetti. Ellerine baktığında sarılı olduklarını gördü. Başı çatlayacak
gibi ağrıyordu. Yataktan doğruldu. Müge’ye baktı. Güzel karısı yanında
yatıyordu. Yüzünü temizlemişti. Bir meleğe benziyordu. Müge’nin bileklerine
takıldı gözü, bilekleri morarmıştı. Eğildi ve Müge’nin elini öptü. Yataktan
kalktı, dolabı açtı, askıları tek tek boşaltmaya başladı. Bavulun içine
yerleştirdi. Başucundaki çekmeceyi açmak için döndüğünde yatağın içinde oturmuş
kendisini seyreden Müge’yle göz göze geldi. “Ne oldu şimdi de gidiyor musun?”
diye sordu genç kadın. “Sana ne diyebilirim, pişman olacağımı, yüzüne
bakamayacağımı söylemiştin ama ben dinlemedim” “Serhat, buraya gel ve otur,
konuşmamız lazım. Dün gece... dün gece her şey birden oldu ve ben seni
affedebilir miyim bilemiyorum ama kesinlikle konuşmamız lazım” Serhat yatağın
yanına oturdu. Yüzünü ellerinin arasına aldı. Gözlerini kapadığı anda Müge’nin
ağlamaktan akmış rimelli gözleri geliyordu aklına. Omzuna değen elle birden
irkildi. “Serhat ne oldu bize? Hani çok mutlu olacaktık? Oysa sen dün gece bana
tecavüz ettin” “Ben dün gece çıldırmış gibiydim, sen çok güzeldin, seni çok
özlemiştim, sarhoştum ve ne bileyim dedim ya gözüm dönmüştü” “demek güzeldim?”
dedi Müge, Serhat başını kaldırarak eşine baktı. “Sen her zaman güzelsin, çok
çekici bir kadınsın” “Ama bu başka kadınlarla olmanı engellemedi” “Onların senle
ilgisi yoktu. Başka bir şey yani nasıl anlats*** bir boşluk duygusuydu. Seninle
çok uzaklaşmıştık. Hayatım, beni istemiyordun bile” Müge yatakta doğruldu,
bileklerini ovuşturdu, acıyla yüzünü buruşturdu, moraran yerler acıyordu. “ Ben
seni istemiyor değildim ama haklısın uzaklaşmıştık. Neyse geçmişi bırakalım
bundan sonra ne yapıcağız?” “Sen beni affedebilecek misin?” diye sordu Serhat,
Müge’nin gözlerinin içine bakarak. “Bilemiyorum, dün gece çok farklıydı. Yani
ikimiz de biraz farklıydık” “Biraz mı ben dün gece seni ...” “Evet, evet biraz
hırpaladın. Bileklerim hala acıyor. Ama bilemiyorum farklı başka şeyler de
vardı. Sen çok çok nasıl desem, ihtiraslıydın. Beni hiç öyle istediğini
hissetmemiştim.” “ben... Sen çok çok güzeldin. Dedim ya beni çıldırttın,
söylemeye utanıyorum ama şimdiye kadar o kadar şiddetli boşaldığımı
hatırlamıyorum” “Bunun beni mutlu mu etmesi gerekiyor bilemiyorum ama sana
kızamıyorum da. Dün gece sana en çok kızdığım nokta bana ve kendine verdiğin
zarardı. Dün gece bana onlarca tokat attın ve bunu hırsından yaptın. Sonra da
banyoda kendine zarar verdin. Ya daha derin kesikler olsaydı, ana damarlardan
biri kesilseydi?” “Sen onca olan şey içinde benim kesiklerimi mi düşünüyorsun?
Boş ver bana bir şey olmaz.” “peki, ne yapacağız?” “Bilemiyorum Müge kararı sana
bırakıyorum git dersen giderim, buna hakkın var. İstersen benden
kurtulabilirsin” “Ben seninle mutlu olmak ve seni mutlu etmek için evlendim ve
galiba seni dün gece mutlu edebildim” Serhat şaşırmıştı, Müge’ye baktı. O’nun
gülümsediğini fark etti. Ellerini avucuna aldı, dudaklarına götürdü. Yavaşça
öptü. Müge’yi kendine çekti. Dudaklarını yaklaştırdı ve öptü. Müge’de Serhat’a
iyice sokuldu. Ve öpüşmeye başladılar. Serhat biraz daha çekingen davranıyordu.
Müge geriye çekildi ve kocasına baktı “korkma hayatım çin vazosu değilim,
kırılmam ben hem kırılsaydım dün gece kırılırdım di mi?” “Yapma Müge zaten
utanıyorum senden” “bakalım sarhoş olmadan neler yapabileceksin?” dedi Müge ve
yatağa uzandı. Kollarını Serhat’ın boynuna doladı ve dudaklarına ihtirasla
yapıştı. Kocasını sırtüstü yatırdıktan sonra üzerine çıktı ve geceliğini
çıkarıverdi. Serhat karısının memelerine baktığında dün geceden morlukları fark
etti. Ellerini götürmeye çalıştı ama çekindi. Zaten Müge de üstünde fazla
kalmamış aşağıya inmişti. Serhat’ın şortunu çıkarttı. “hımm bu nerdeyse dünkü
kadar büyümüş” dedi. Ve önce başını sonra da gövdesini olmak üzere tüm aleti
yalamaya başladı. Önce hepsini ağzının içine alıyor, emiyor, dilini çevresinde
gezdiriyor sonra ağzından çıkarıp bu sefer de toplarını yalamaya başlıyordu.
Serhat gözlerini kapadı karısı uzun zamandır bunu yapmamıştı ve çok zevkliydi
ama gözünü kapadığında Müge’nin suratında patlayan tokatları hatırlıyordu.
Garipliği fark etti. Hatırlamak bile zevkliydi. Bu sırada Müge inleyen kocasının
boşalmak üzere olduğunu fark etti ve durdu. Yavaşça üstüne oturmaya başladı. Dün
geceden biraz hırpalandığı için içi acıyordu ama yine de zevkliydi. Yavaş yavaş
içine aldı. Serhat elleriyle kalçasını kavradı ve karısının hareketlerini
yönetmeye başladı. Müge Serhat’ın üstünde ileri geri gidiyor, sarsılıyordu.
Kalçalarında sızı hissetmeye başladı. Serhat o kadar sıkıyordu ki kalçalarını
Müge’nin canı acımaya başlamıştı. Kocasının gözlerinin içine baktı. Serhat
farkında olmadan ellerinin altındaki eti yoğuruyor, sıkıyordu. Müge’yle göz göze
geldi, bir an durdu ellerini karısının kalçalarından çekti. Yine başlamıştı,
nasıl oluyor da kendisine hakim olamıyordu. Müge durdu, ellerini Serhat’ın
elerine götürdü ve onları kalçasına geri koydu. Serhat şaşkındı, Müge
kızmamıştı. Aksine devam etmesini istiyordu. Eskisi kadar sert olmasa da yine o
güzel kalçaları tutmaya ve hareket ettirmeye başladı. Müge üstünde zıplıyor,
inliyordu. Bir anda yatakta dönerek onu altına aldı. Böylece ona daha rahat
sahip olabilecekti. Müge ufak tefek bir kadındı ve kocasının altında
kaybolmuştu. Serhat tekrar aletini Müge’nin içine soktu. Müge kocasına sarıldı
iyice yaklaşmışlardı, öyle ki aralarından hava bile geçmiyordu. Serhat ellerini
tekrar karısının kalçalarına attı. Böylece çok daha derine girebilecekti.
Müge’nin nefesinin hızlandığını fark etti. Daha hızlı ve sert girmeye başladı.
Müge çığlıklar içinde boşalmaya başladı. Serhat da karısına katıldı, ikisi de
soluk soluğa boşaldılar. ... “Serhat nefes alamıyorum in üstümden” dedi Müge
hala üzerine yığılı olan kocasına. Serhat yüzünü kaldırıp karısına baktı, öpmeye
başladı “Bebeğim beni affet seni çok seviyorum. Lütfen beni affettiğini söyle”
“seni dün gece için affettim. Ama öncekileri atlatmak zaman alacak…